Behçet hastalarının görme kaybını önlemek erken teşhisle mümkün

Türk Oftalmoloji Derneği, Behçet hastalarını göz tedavileri konusunda bilinçlendiriyor…

Türk Oftalmoloji Derneği, Behçet hastalarında görülen üveitin 20-40 yaş aralığındaki genç bireylerde kalıcı görme kaybına yol açabildiğini, fakat erken teşhis ve tedavi ile körlüğün önlenebildiğini, yeni tedavi formülleri sayesinde görme kaybı riskinin epey azaldığını bildirdi.

Türkiye’deki göz hekimlerini temsil eden Türk Oftalmoloji Derneği, Behçet hastalarının yaşadığı görme kayıplarını engellemek için hastaları bilinçlendirmek üzere farkındalık yaratma çalışmalarını sürdürüyor. Türk Oftalmoloji Derneği Uvea-Behçet Ünitesi Lideri Prof. Dr. Pınar Çakar Özdal, yeni tedavi teknikleri sayesinde Behçet hastalarının yaşadığı görme kayıplarının artık önüne geçebildiklerini söyleyerek, “Behçet hastaları bilmelidir ki, bu hastalık tedavi edilebilir bir hastalıktır. Kâfi ki erken teşhis edilsin, kâfi ki erken tedavi edilsin. Hastaların denetimlerini ihmal etmemesi ve tedaviye gösterdikleri ahenk körlüğün engellemesinin en değerli koşulu” dedi.

Dünyada en fazla Behçet hastası Türkiye’de

Prof. Dr. Pınar Çakar Özdal, Türkiye’nin dünyada en fazla Behçet hastası olan ülke olduğuna, hastalığın yalnızca gözü değil, birebir vakitte damarları, hudut sistemini, cildi, mide-bağırsak sistemini etkileyen bir hastalık olduğuna dikkat çekerek, “Ataklarla seyreden bu hastalık kalıcı hasarlar bırakıyor. Bilhassa gözdeki hasarlar sebebiyle genç yaştaki hastalarda görme kaybına sebep oluyor. Göz tabipleri olarak Behçet hastalarının hem teşhisi hem de tedavisi konusunda hastaları bilinçlendirmeye ve tedavilerini aksatmadan devam ettirmelerini sağlamaya çalışıyoruz” dedi.

Tedavi edilebilir bir hastalık

Prof. Dr. Pınar Çakar Özdal, Behçet üveitinin tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu, erken teşhis ve tedavinin hayati ehemmiyet taşıdığını kelamlarına ekleyerek şöyle konuştu: “Eskiden çok daha fazla körlükle sonuçlanıyordu, zira tedavi formülleri ve imkanları sonluydu, yalnızca kortizon tedavisi uygulanıyordu. Fakat artık daha fazla tedavi metotlarımız ve imkanlarımız var. Hastaların şuurlu olmaları ve tedavilerine ahenk sağlamaları en değerlisi. Hastalar bilmeli ki bu hastalık tedavi edilebilir, kâfi ki erken teşhis edilsin ve erken tedavi edilsin.”

Üveit hastaların yüzde 25’i Behçet hastası

Göz tutulumu Behçet hastalığının en kıymetli tutulumlarındandır ve yüzde 70’e varan sıklıkta görülmektedir. Behçet hastalığı beğenilen üveit denilen, tekrarlayan ataklar ve güzelleşme periyotları ile seyreden göz içi iltihap yapmaktadır. Üveit epey geniş kapsamlı bir kavram olup, çok çeşitli hastalıklarla bağlantılı olabilir. Behçet hastalığı ülkemizde en sık karşılaştığımız üveit nedenini oluşturmaktadır. Yaptığımız çok merkezli bir çalışma ülkemizdeki üveit hastalarının yüzde 25’ini Behçet hastalarının oluşturduğunu göstermiştir.

Behçet hastalığına bağlı üveiti öteki üveitlerden ayırt etmemizi sağlayan karakteristik göz bulguları vardır ve deneyimli göz tabipleri Behçet üveiti teşhisini birden fazla vakit yalnızca muayene ile koyabilmektedir. Hastalık, tek beğenilen başlayabilse de çoklukla her iki gözü etkilemektedir. Behçet üveiti, iltihabi bulguların ani olarak başlaması, takiben güzelleşmesi ve tekrar nüksetmesi formunda tipik bir seyir göstermektedir. Lakin bu atakların her biri beğenilen az ya da çok bir hasar bırakabilmekte ve görmeyi tehdit eden komplikasyonlar gelişebilmektedir. Hastalar çoklukla beğenilen kızarıklık, bulanık görme yahut görme kaybı, uçuşmalar, beğenilen ve göz etrafında ağrı şikayetleri ile başvururlar. Lakin hiç kızarıklık olmadan ani görme kaybı gelişmesi de sık rastlanılan bir durumdur.

Behçet hastalarının gözünden şikayeti olmasa dahi 6 ayda bir göz muayenesi yaptırması önerilir. Şayet göz şikayeti olursa ivedilikle doktora başvurmalıdır. Üveit tanısı konmuş olan hastaların denetim muayenelerinin sıklığı ise hastalığın aktivitesine ve kullanılan ilaçlara bağlı olarak değişir.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı