Lazio’dan Mallorca’ya kiralık olarak giden Fenerbahçe’nin bir devir fırtına estiren santraforu Vedat Muriç, Lig Radyo’da yayınlanan Mixed Zone …
Lazio’dan Mallorca’ya kiralık olarak giden Fenerbahçe’nin bir devir fırtına estiren santraforu Vedat Muriç, Lig Radyo’da yayınlanan Mixed Zone programında Ömer Necati Albayrak’a çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Yıldız oyuncu, Fenerbahçe’den ayrılık süreci, Lazio’dan geçen 1.5 yılı, Sarri’yle olan münasebeti, Mallorca tercihi ve Türkiye’den aldığı tekliflere dair çok kıymetli açıklamalar yaptı. İşte röportajdan öne çıkanlar…
‘Mentalite çok farklı.’
“Mallorca’ya gelmeden evvel oldukça bir tedirginliğim vardı lakin çok araştırma yaptım. Geldikten sonra da çok memnun oldum. Beşerler, kent, kulüp… Her şey çok hoş. Kulüp bilhassa son derece organize. Dönem sonuna kadar grubu ligde tutup sonrasında mesleğimle ilgili en yanlışsız atacağım. Mutabakat olursa burada da devam etmek isterim. Gönül isterdi ki daima şampiyonluğa oynayan ekiplerde oynayalım. Lakin daha evvel Gençlerbirliği ve Rize’de de misal deneyimler yaşadım, artık burada da bu tecrübelerimi kullanıp kadronun ligde kalmasına rol almak istiyorum. Tabi burada mentalite farklı. Türkiye’de biz grubumuzu alt sıralarda görmeyi hazmedemiyoruz. Daha fazla çalışıp kesinlikle kazanmak istiyoruz. Fakat burada kaybetmek yahut küme düşmek dünyanın sonu değil. Oyuncular bu mevzuda biraz daha rahat diyebiliriz. Ben bunu hazmedemiyorum.”
‘Benzema’ya hayranım.’
“Geçen hafta Real Madrid’de karşı oynadım. Bilhassa birinci yarıda çok güzel bir oyun oynadık, bizi zorlayamadılar. Lakin ikinci yarı kişisel yanlışlarla kaybettik. Benzema bence 5-6 yıldır bence Avrupa’daki en düzgün 1-2 golcüden biri. Her sene tıpkı grafik. Bu sene skora da çok katkı yapıyor. Fenerbahçe’deyken bir hazırlık maçı oynamıştık, o vakit da hayran kalmıştım. Bu maçta da ona karşı oynamak gurur vericiydi açıkçası.”
‘Bahane üretmiyorum.’
“Bana alanda özgürlük veren kulüplere, hocalara her vakit kazandırdım ve kazandım. Bunu hissedince alanda karşılık vermek için çok uğraşıyorum. Lazio’ya giderken 5-6 yıldır birlikte oynayan bir kulübe gideceğimi ve işimin sahiden sıkıntı olacağını biliyordum. Benim çabucak ortalarına almalarını beklemiyordum. Kendi karakterimi yansıtıp devam etmek istedim. Caicedo, İmmobile, Correa üzere isimler vardı grupta. O sene İmmobile, Ronaldo ve Messi’yi geçerek altın ayakkabı aldı. Buna karşın ‘Neden oraya gittin?’ diyenler oldu. Ben de Lazio üzere bir kulüp bir oyuncuya 20 milyon verip ‘yedek oturtmaz’ diye düşündüm. Sonuçta Lazio için 20 milyon büyük bir para. Hem kendime güvendim hem de bu kanıya. İtalya’ya sakat gittim, sonra covid’e yakalandım ve istediğim başlangıç olmadı. Bir forvete 20 milyon ödenip katkı alamayınca istenmeyen adam haline geldim, reaksiyon çektim haklı olarak. Şunu da kabul etmeliyim. İkinci sene Sarri periyodunda kendimi ne kadar hazır hissetsem de verilen bahtları değerlendiremedim. Cürmü diğerinde arayıp mazeret üretmek istemiyorum. Onur ve gururdu orada olmak lakin oynamayınca keyifli olamıyorsun.”
‘Sarri’nin baş zehir üzere.’
“Sarri için tek bir şey söylesem kâfi. Bence dünyada futbola onun kadar baş yoran öbür bir adam yoktur. Sarri’nin Sarri olması tesadüf değil. Millet kıssasını okuyup, ‘Bankacıymış bir anda hoca olmuş’ üzere yorumlar yapıyor, hiç o denli değil. Bir sefer adamda baş zehir üzere. Egzersizler bile maç havasında geçiyordu bize. Hani Türkiye’de ter antrenmanı diye bir şey var ya. Lazio’da maçtan bir gün evvel bile yaptığımız antrenman inanılmaz üst seviyeydi daima. Bana nazaran tek bir külfeti var. Ona nazaran herkes yanılgı yapabilir ancak onun sistemi yanılgılı olamaz. ‘Bu sistem Napoli’de de işledi, Juventus’ta da. Burada işlemiyorsa sorun siz dedi’ diyor. Bizi o denli değerlendiriyordu. Taktiksel ya da motivasyon açısından düzgün olan çok hocayla çalıştım lakin Sarri sahiden inanılmaz. Taç antrenmanları meşhurdu mesela. Bir çift kalede tacı geriye attılar, durdurdu çabucak. Sayıları hatırlamadığım için örnek veriyorum, ‘Seri A’da geçen 3 bin 200 tane taç atıldı. Bunların yüzde 33’ü geri oynandı. Geri oynananların yüzde şu kadarı gol oldu. İhtimal bu kadar düşükken geriye değil ileri oynamalıyız’ dedi. Yani her ayrıntıya hakimdi.”
‘Sarri’nin sistemine uymadım.’
“Ocak ayı gelmeden evvel Lazio ile konuştuk. Lazio kiralık vermeyeceğini, bonservisle satacağını söyledi. Lakin ben Sarri ile bir görüşme yaptım. ‘Belki alanda duruşumu beğenmiyorsun, egzersizde uygun çalışmıyorumdur. Bana eksiklerimi söylersen ben de ona nazaran çalışırım’ dedim. O da çalışmamdan çok mutlu olduğunu, lakin sistemine uymadığımı belirtti. ‘Ben Napoli’de de Higuain’i oynatmadım. Kısa ve çabuk forvetlerle oynamak istiyorum’ dedi. Yani ‘Sen benim futbolcum değilsin’ manasında konuştu. Sonrasında kiralık için kolaylık sağlandı. Evet o süreçte Türkiye’den teklifler aldım. Hatta Türkiye’nin büyük kulüplerinin hepsinden teklif aldım. Görüşmelerimiz de oldu menajerlerim aracılığıyla. Lakin burada değerli olan şey Lazio’nun isteğinin karşılanmasıydı. Mallorca da kümede kalmak için varını ağırı ortaya koyup en yüksek teklifi verdi. Kulübüm de en güzel teklifin Mallorca’dan geldiğini, eşit bir teklifin gelmesi gerektiğini söyledi. Malum olarak Türkiye’deki kulüplerin finansal durumu buna müsait değildi ve Mallorca’nın yolunu tuttuk.”
‘Türkiye’ye geri dönmek istiyorum.’
“Lazio’da oynamadığım her devirde Türkiye’de kiralık olarak oynamak istiyordum. Nasip olmadı bu. Hayat planımda futbol sonrası için katiyetle Türkiye’de yaşamak var. 28 yaşındayım lakin bir gün kesinlikle Türkiye’ye geri dönmek istiyorum. 8 yılım orada geçti ve hayatımızı oraya nazaran inşaa ediyoruz.”
‘Hakem hakkında konuşmak yasaklanmalı.’
Harika Lig’den kopamadım. Daima maçları takip ediyorum. Orası aslında benim vatanım. Türkiye’de maalesef futbol o denli bir hal aldı ki… Bunu takım ayırmadan söylüyorum. Maç kaybeden, puan kaybeden her kulüp, TFF ve hakemleri suçluyor. Trabzonspor ligi kopardı ve götürdü. Şu an olay büsbütün bu. Maçlar yalnızca maçlar esnasında konuşuluyor. Öncesi ve sonrası büsbütün TFF ve hakem… Bu kadar baskı olan bir ortamda kusurlar olur. Hakem olmak, yönetimci olmak çok güç. Ben çok çok yüklendiğimizi düşünüyorum hakemlere. İngiltere’de sanırım bir kural var. Maç öncesi yahut sonrası hakem konuşamıyorsunuz. Türkiye’de de hemen bu şekilde bir karar alınması gerek. Her sene futboldan biraz daha uzaklaşıyoruz. Her gün biri amaç gösteriliyor. Saha içinde şu an konuşulan tek konu Trabzonspor’un hak ederek lider olması ve büyük performansı.”
‘Türkiye’de stadyum şartları Avrupa’da olsa inanılmaz ligler olur.’
“Türkiye’de stadyum şartları Avrupa’da olsa inanılmaz ligler olabilir oralar. Türkiye’de şartlar aslında çok iyi ama kalitemiz yok. Ekonomik durumun da payı var ama en önemlisi kulüp organizasyonları ve ülke futbol sistemi.”
‘Gençlere tavsiyem…’
“İngilizce’yi kendi kendime öğrenmiştim. İtalyancam çok gelişti. Şimdi de İspanyolca dersleri alıyorum. Çok çalışmadan olmuyor ama çok çalışıp da dürüst olmazsan da olmaz. Biz müslümanız inancımız bu. Gençlere amcam aracılığıyla bir tavsiye vereceğim. Bana en zor zamanlarımda, ‘Sen çalışmaya devam et, merak etme Allah terini soğutmaz’ demişti. Gençlerin karakterli ve emek vererek yoluna devam etmesi gerekiyor. 18-19 yaşındaki futbolcular hemen havaya girip sonra isimleri okunmuyor. Yükseldikçe alçalmamız gerekiyor.
‘Arda Güler büyük adam.’
“Arda Güler’i son Alanya maçında izledim. Yüzü çocuk gibi ama sahada çok özgüvenli ve ‘bu çocuk futbolcu’ diyorsun izlerken. Allah yolunu açık etsin. Büyük başarılara imza atacağına inanıyorum.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
