Günümüzde sıhhatsiz beslenme, hareketsizlik, fazla kilolar, sigara ve çok tuz tüketimi başta olmak üzere birçok etken yüksek tansiyon …
Günümüzde sıhhatsiz beslenme, hareketsizlik, fazla kilolar, sigara ve çok tuz tüketimi başta olmak üzere birçok etken yüksek tansiyon hastalarının sayısının süratle artmasına neden oluyor. Ülkemizde her 3 bireyden birinin hipertansiyon hastası olduğunu belirten Acıbadem Altunizade Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Sinan Dağdelen “Hastalarımızın değerli bir kısmı tansiyonu yüksek olmasına karşın rastgele bir sorun hissetmediğini belirtse de bu sanılanın tersine önemli bir problemdir. Zira hipertansiyon dünyada bilimsel datalara nazaran inme hastalığının 3’te 2’sinden ve kalp ve damar tıkanıklıklarının yarısından sorumludur” diyor. Günümüzde yapılan çalışmalara nazaran; hastaların yalnızca yüzde 70’inin hipertansiyonunun farkında olduğunu, birden fazla kişinin de tansiyonu ölçerken dikkat edilmesi gereken kuralları bilmediğinden yanlışsız sonuç alamadığını söyleyen Prof. Dr. Sinan Dağdelen, halbuki hastalığın farkında olmanın ve tedaviyi nizamlı sürdürmenin hayati kıymet taşıdığının altını çiziyor. Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Sinan Dağdelen, yüksek tansiyonu düşürmede tesirli olan 3 prosedürü anlattı, 3-4 ilaca karşın ‘bana mısın’ demeyen dirençli hipertansiyonda en yeni tedavi formülüne yönelik bilgiler verdi, değerli ikazlar ve tekliflerde bulundu.
Günümüzde yaşa bakmaksızın giderek yaygınlaşan ve sinsince ilerlediğinden yıllarca görünür bir şikayete yol açmayabilen hipertansiyon, buna rağmen sıhhati önemli ölçüde tehdit eden bir hastalık. O denli ki yüksek tansiyon; kalp ve damar, beyin damarları, böbrek ve göz damarları başta olmak üzere birçok organın olumsuz etkilenmesine yol açarak inmeden kalp krizine dek çok önemli ani komplikasyonlara neden olabiliyor. Acıbadem Altunizade Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Sinan Dağdelen, şikayeti olsun ya da olmasın bireylerin kesinlikle sistemli ve gerçek şekilde tansiyonlarını ölçmeleri gerektiğini belirterek şöyle konuşuyor: “Ne yazık ki birçok kişi tansiyonu ölçerken dikkat edilmesi gereken kuralları bilmediğinden gerçek sonuç alamıyor. Tansiyon ölçülürken birinci ölçümü kesin almamak gerekir. Ardışık 4-5 gün istirahat halinde ve yatar değil kesinlikle oturur konumda olunmalıdır. Kol kalp hizasında ve hareket etmeden hatta konuşmadan ölçüm yapılmalıdır. 4-5 günlük tansiyonlarınızın ortalaması 135/85 mmHg yahut daha yüksek ise tansiyon hastası olduğunuz ve yüksek olasılıkla bir tedavi almanız gerekiyor demektir.”
Sağlıklı ömür alışkanlığı kazanmak çok önemli!
Ülkemizde hipertansiyon hastalarının sayısının yaş ile birlikte süratle arttığını, bilhassa 40’lı yaşlarda çok daha belirginleştiğini belirten Prof. Dr. Sinan Dağdelen, hastalığın kesin ve radikal bir tedavisi olmamakla birlikte, sağlıklı ömür alışkanlığının büyük kıymet taşıdığını belirterek “Tedavide birinci basamak; ömür formu değişiklikleridir. Sağlıklı hayat alışkanlığı ise; bitkisel besinlerin yük kazandığı Akdeniz tipi beslenme, sigara ve alkolden uzak durma, kilo verme, nizamlı idman yapma, tuzu azaltma ve işlenmiş et eserlerinden kaçınmayı içeriyor” diyor. Tedavide ikinci basamağın ilaç uygulamaları olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sinan Dağdelen şöyle konuşuyor: “Tansiyon için kullanılacak ilaçlar bir uzman tarafından, hastanın yaşına, tansiyon özelliklerine, kalp damar işlevlerinin durumuna, böbrek ve karaciğer işlevlerine ve öteki kan tablosu durumlarına nazaran ayarlanmalıdır. Her hasta için her ilaç asla uygun olmayabilir, o nedenle oburunun ilacı sizin için tam aksi etki yapabilir. Ayrıyeten her ilacın dozu da her hasta için farklı olacaktır. Hasta ilaçlarını doktorun önerdiği şekilde nizamlı kullanmalıdır.”
Günde 3-4 ilaca karşın tansiyonunuz düşmüyorsa!
Tedavi sürecini aksatmadan sürdürmek ve kan basıncını olağan sonlara çekmek hayati riskleri azaltmak için kritik değer taşırken, birtakım hastaların ise günde 3-4 ilaca karşın tansiyonu direnç göstererek 140/90 mmHg’nin altına düşmüyor. Dirençli hipertansiyon hastalarının toplumdaki oranının yaklaşık 12.8 olduğunu belirten Prof. Dr. Sinan Dağdelen, bu çeşit hastalara yönelik bilhassa son 5 yılda yapılan kapsamlı ve milletlerarası bilimsel çalışmaların sonuçlarının epeyce başarılı olduğuna dikkat çekerek “Bu bilimsel olumlu sonuçların akabinde Avrupa Hipertansiyon Cemiyeti 2021 yılında yayınladığı bildiride, dirençli hipertansiyona karşı Renal Denervasyon tedavisinin başarını ilan etmiş ve bu hastalarda faydalı, inançlı ve üçüncü basamak tedavi olarak deklare etmiştir” diyor.
Hasta çok ilaç yükünün yan tesirlerinden de korunuyor
Son yıllarda tedavide üçüncü basamak olarak uygulanan ve dirençli hipertansiyonda başarılı sonuçlar alınmasını sağlayan Renal Denervasyon ile hastaların kullandıkları ilaç yükünün ve yan tesirlerinin de azaltıldığını belirten Prof. Dr. Sinan Dağdelen şöyle konuşuyor: “Yaklaşık bir saat süren süreç sırasında hasta hafif uyutulur. Anjiyo olur üzere kasık atar damarından kateter yardımıyla böbrek damarlarının içerisine girilerek, her iki böbrek damarının tansiyonu çok yükselten sempatik hudut ağı zayıflatılır. Akabinde olağan yatağına alınan hasta, sonraki sabah yapılan denetim sonrası günlük yaşantısına dönmek üzere taburcu edilir. Renal Denervasyon tedavisinde hedef; hastaların kullandıkları ilaç yükünü büyük oranda azaltarak, hem tansiyonu düşürmek hem de bu çok ilaç yükü ve yan tesirlerinden hastayı korumaktır.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
