İnsanlık tarihi ile gelişen hekimlik mesleği, birinci olarak Mısır yazılı tarihinde İmhotep ve Ebers papirüsleri ile başlamış, her kültür ve …
İnsanlık tarihi ile gelişen hekimlik mesleği, birinci olarak Mısır yazılı tarihinde İmhotep ve Ebers papirüsleri ile başlamış, her kültür ve toplumda karşılık bulmuştur. 14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle çeşitli açıklamalarda bulunan Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tunç Fışgın, Tıp Bayramı olarak kutlanan 14 Mart’ın tarihine ve kıymetine ışık tuttu. Tıpkı vakitte Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Uzmanı olan Prof. Tunç Fışgın, Tıp tarihinin Antik Çağ’a kadar gittiğine değinerek, “Anadolu’da, Antik Yunan’da, Asklepios’un çocukları olan kızı Hygia paklık, oğlu Telesphoros ise nekahet (iyileşme) yaradanı idi. Anadolu ve etrafında yaşamış, tıbbın temel bilgeleri, İstanköy’lü Hipokrat, Bergama’lı Galen, İbn-i Sina ve Amasya’lı Şerefeddin Sabuncuoğlu, bu topraklarda yetişen tüm tabiplere ışık fiyatlar.” dedi. Osmanlı İmparatorluğu devrinde, II. Mahmut’un, 14 Mart 1827 tarihinde “Tıbhane-i Âmire”yi ve savaşlar nedeniyle artan cerrah muhtaçlığını karşılamak üzere Cerrahhane-i Âmire (Cerrahane-i Mamure)’yi kurdurduğunu hatırlattı.
“Tüm Tabiplerin Tıp Bayramını Kutluyorum”
Cumhuriyet tarihinin yetiştirdiği en değerli tabiplerden Toplum Doktoru Prof. Dr. Nusret Fişek’in (1914-1990) “14 Mart’ı bir okulun kuruluş günü olarak değil, çağdaşlaşma tutkumuzun gerçekleşmesi için atılan bir adım olarak kutluyoruz” diye belirtiğine atıfta bulunarak, “İlk 14 Mart kutlaması 1919’da yapılsa da kutlamaların gelenekleşmesi 1935 yılından itibaren başlar.” halinde konuştu. Bu vesile ile sağlık çalışanlarımızın Tıp Bayramını kutladığını lisana getirdi.
“Covid salgınında 400’den fazla sağlık çalışanı hayatını kaybetti”
Prof. Tunç Fışgın, kökenini “İyilik Felsefesinden” alan hekimliği öncelikle toplumun sıhhatini müdafaayı, hastalık durumunda ise teşhis, tedavi süreçlerini yürütmeyi amaçladığını lisana getirdi. Bu süreçlerin sağlık tertibi içinde, sağlık çalışanları ile omuz omuza, tam bir dayanışma içinde, yüksek bir bağlantı hüneri ve ekip çalışması ile gerçekleştirildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Fışgın, “Halen tesirini sürdüren COVID pandemisinde ülkemizdeki tabipler ve tüm sağlık çalışanları son 3 yılda, kahramanca en ön saflarda vazifelerini sürdürmeye devam etmişler ve yüzbinlerce insanın ömürde kalmasına gayret göstermişlerdir. Üstelik bu süreci yönetirken hiçbir maddi/manevi beklenti oluşturmaksızın ki bu olması gerekendir. Salgında 400’den fazla sağlık çalışanı hayatını kaybetmiştir. Sağlık çalışanlarının 14’ü doktor kümesinde iken ölen sağlık çalışanlarının 36’sını doktorlar oluşturmuştur. Doktorlar salgın periyodunda ülkemizde üzerlerine düşen tüm misyonları yüksek bir özveri ile gerçekleştirmişlerdir.” açıklamalarında bulundu.
“En iyiyi aramak, hekimliğin tabiatında var”
Prof. Dr. Tunç Fışgın, Türkiye’de bebek vefat suratları, hamile vefat ve anne mevt oranları her yıl azaldığını ve bugün doğan bir kız bebeğin beklenen hayat ömrü 80 yıl civarına ulaştığına dikkat çekti. Fakat hekimliğin tüm süreçlere eleştirisel bakarak sağlık tertibi ve eğitiminin daha güzel nasıl olacağına odaklandığını vurgulayan Prof. Dr. Tunç Fışgın, “En iyiyi aramak hekimlik kavramının içindedir. Sağlık eğitiminin geliştirilmesi ve sağlık tertibinde kollayıcı ve tedavi edici hizmetlere yönelik eleştirisel bakış devam edecektir. Lakin bu durumda sağlık hizmetlerinde daha düzgüne ulaşabiliriz.” diye söz etti.
“Son yıllarda artan ataklar, doktorları yaralamakta ve meslekten soğutmaktadır”
Son vakitlerde artan şiddet olaylarına da değinen Prof. Dr. Tun. Fışgın, “Tüm bu uğraşlara karşın son yıllarda tabiplere yönelik ataklar, isimli süreçlerdeki yavaşlık ve sağırlık, çalışma şartlarının zorlaşması, uzun tıp eğitimi ve mecburi hizmet süreçleri, yanlışlı uygulamalar sonucu karşılaşılan orantısız ve abartılı tazminat talepleri, gerileyen özlük hakları, tabiplere yönelik özensiz ve gaye gösteren açıklamalar, yeni yetişmekte olan ve sağlık hizmeti üretmekte olan tabipleri yaralamakta ve meslekten soğutmaktadır.” Diye konuştu. Prof. Dr. Fışgın, son olarak aksiliklere ve zorluklara karşın, ulusal seçme ve yerleştirme imtihanlarını en üst dilimde geçerek bu mesleğe adım atmış öğrenci ve doktor kümelerinin, tüm güçleri ile bu ülke için çalışmaya, üretmeye, daha güzel ve hoşu aramaya devam edeceklerini lisana getirdi. “Umut hayatın kaynağıdır.” Diyen Prof. Tunç Fışgın, “Beni Türk Doktorlarına emanet ediniz” diyen liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü bir sefer daha hasret ve minnet ile anarken tüm tıp dünyamızın 14 Mart Tıp Bayramını kutlarım.” biçiminde kelamlarına son verdi.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
