Hipertansiyon yalnızca yetişkinlerde değil, çocuklarda da görülen sağlık sorunları arasında yer alıyor. Yüksek tansiyonun temeli çocukluk çağında …
Hipertansiyon yalnızca yetişkinlerde değil, çocuklarda da görülen sağlık sorunları arasında yer alıyor. Yüksek tansiyonun temeli çocukluk çağında atılırken, erişkinlerde görülen tansiyon hadiselerinin birçoğunu çocukluk ve ergenlik devrinde başlayan fakat fark edilmeyen hipertansiyon oluşturuyor. Sinsi bir şekilde belirti vermeden ilerleyen çocukluk çağı hipertansiyonunun teşhis edilebilmesi için çocukların tansiyonlarının rastgele bir rahatsızlıkları yoksa 3 yaşından itibaren belirli aralıklarla ölçülmesi gerekiyor. Hayat şekli ve beslenme sistemi sağlıklı bir hale getirilen çocuklarda yüksek tansiyon görülme sıklığı ise azalıyor. Memorial Ankara Hastanesi Çocuk Nefroloji Bölümü’nden Uz. Dr. Gökçe Can, çocukluk çağı yüksek tansiyonu ile ilgili bilgi verdi.
Hipertansiyon hayat biçimi ve beslenme ile bağlantılıdır
Kanın atar damarlar içinde meydana getirdiği basınç olan tansiyonun yüksek çıkması değerli bir sağlık sorunu olup, öteki hastalıklara da kapı aralamaktadır. Her ne kadar yetişkin hastalığı olarak bilinse de aslında yüksek tansiyon, temelleri çocukluk çağında atılan bir rahatsızlıktır. Yapılan çalışmalar, tansiyonun kişinin hayat biçimi ve beslenme biçimi ile yakından alakalı olduğunu gösterirken; çocuk ve ergenlerin beslenme alışkanlıklarının değişmesi, sedanter bir hayat şekli benimsemeleri ve obezite oranlarının yükselmesi ile birlikte çocuklarda hipertansiyon görülme sıklığında artış yaşandığını ortaya koymaktadır.
Çocukluk çağında kan basıncı tıpkı uzunluk ve kilo ölçümünde olduğu üzere persentil eğrileri ile kıymetlendirilir. Yani çocuklarda olağan tansiyon bedelleri yaş, cinsiyet ve boya nazaran değişkenlik gösterir. Persentil eğrisinde belirlenen pahaların üzerinde çıkan tansiyon, çocuklarda hipertansiyon olarak kabul edilmektedir. Ülkemizde neredeyse her 10 çocuktan birinde hipertansiyon izlenmektedir.
Rutin muayene teşhis için değerlidir
Çocuklarda hipertansiyon durumu çoklukla rutin muayene sırasında ortaya çıkarılır. Zira çocukluk çağında görülen yüksek tansiyon ekseriyetle belirti vermeden sinsi bir şekilde ilerler. Semptom gösterdiği hadiselerde baş ağrısı, uykuya dalmakta sorun, yorgunluk, çarpıntı, kulakta çınlama üzere şikayetler ortaya çıkar. Şiddetli hipertansiyon durumlarımda ise burun kanaması, kusma, görme bozukluğu, şuur bulanıklığı ve çarpıntı üzere belirtiler görülebilmektedir.
3 yaşından itibaren çocukların tansiyonu ölçülmelidir
Çocuklarda yüksek tansiyonun erken teşhisi ve tedavisi büyük kıymet taşımaktadır. Tansiyonu yüksek çıkan çocuklara kesinlikle tansiyon holter takılmalıdır. Üç yaşından itibaren bütün çocuklara yıllık tansiyon ölçümü yapılmalıdır. Lakin tansiyona eşlik eden böbrek hastalığı, idrar yolu enfeksiyonu, diyabet, obezite, kan basıncını yükselten ilaç kullanımı ve aort koarktasyonu üzere durumların varlığında ise her denetimde tansiyon ölçümü yapılmalı ve sonuçlar çocuk nefroloji uzmanı tarafından değerlendirilmelidir.
Öncelikle altta yatan sebepler belirlenmelidir
Hipertansiyonda öncelikle altta yatan sebepler bulunmalı ve tedavi ona nazaran şekillendirilmelidir. Bununla birlikte çocukların ömür ve beslenme biçimleri kesinlikle değiştirilmelidir. Hareketli bir hayat üslubu ve sağlıklı bir beslenme sistemi oluşturulması tedavide büyük yarar sağlamaktadır. Fakat bu değişikliklere karşın denetim altına alınamayan yüksek tansiyon durumlarında uzman tabibin önerisi ile antihipertansif ilaç başlanması gerekmektedir.
Ömür biçimi ve beslenme halinin düzenlenmesi kıymetli
Ailelerin çocuklarının sıhhati için dikkat etmeleri gereken noktalar şu biçimdedir:
– Çocukların beslenmelerine dikkat edilmelidir. Sağlıklı, sürdürülebilir ve katkı unsuru içermeyen bir beslenme formu oluşturulup, bu beslenme formu çocuklara benimsetilmelidir.
-Çocuklar paketli besinlerden uzak tutulmalı, taze meyve ve zerzevat tüketimleri artırılmalıdır.
-Gazlı içecekler içerisinde bulunan meyankökü hipertansiyona sebep olmaktadır. Bu sebeple çocukların bu içecekleri tüketmesine müsaade verilmemelidir
-Çocukların fizikî aktiviteleri artırılmalı ve haftada en az 3 gün ortalama 30 dakika yürüyüş yapmaları sağlanmalıdır
– Çocukların tuz tüketimi azaltılmalıdır. Fakat bu azaltma yalnızca yemeklere konan tuz ölçüsünden değil, sofraya gelen şarküteri, paketli besin ve mandıra eserleri üzere besinlerden kaçınılarak gerçekleştirilmelidir.
-Çocukların ekran karşısında geçirdiği vakit günlük 2 saat ile sonlandırılmalıdır.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
