DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan, İstanbul’da partisinin Başakşehir ilçe kongresinde konuştu. Başakşehir’de kongre için kendilerine küçük …
DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan, İstanbul’da partisinin Başakşehir ilçe kongresinde konuştu. Başakşehir’de kongre için kendilerine küçük bir salon verildiğini söyleyen Babacan, salonda yer kalmayınca partisinin yöneticilerini kürsüye davet etti. Babacan şu sözleri kullandı:
‘Hiçbir yer vermeseler parkta on binleri toplarız’
“Zannediyorlar ki ‘DEVA Partisi’ne salon vermezsek kongrelerini yapamayacaklar’. Düşünüzde görürsünüz. Hiçbir yer vermeseler masraf park alanında toplanırız, on binleri toplar kongremizi yaparız. Dik duracağız.”
‘Aç yatan beşere ‘Sen aç değilsin’ diyor’
“Erdoğan çıktı ne dedi? Dinlerken kulaklarıma inanamadım, tekrar dinledim. Aç kaldık diyenlere ‘Vicdansızlık yapma, dürüst ol’ diyor. Aç yatan beşere ‘Sen aç değilsin’ diyor. Üstüne de hakaret ediyor. Yahu arkadaş, sen gel de şu üniversite yurtlarında bir kap çorbayla öğün geçiştirmeye çalışan öğrenci kardeşlerimize açlığı bir sor bakalım. Ayda 2500 lira maaşla geçinmeye çalışan, ekmek kuyruklarında bekleyen emeklilerimize bir sor bakalım. Beştepe’den ahkam kesmek kolay. İşsiz kalan, borcu borçla kapatmaya çalışan vatandaşlarımıza açlığı bir sor.”
‘Kutuplaşma sona ermesin diye ellerinden geleni yapıyorlar’
“Bu iktidar, bilhassa son devirde, ömür üslubu üzerinden ülkede gerginlik çıkarmak için inanılmaz bir efor göstermeye başladı. Ülke normalleşmesin, kutuplaşma sona ermesin diye ellerinden geleni yapıyorlar. Konserleri yasaklıyorlar. Hatta evvel onay verip sonra iptal ediyorlar. Gençlerin, üniversitelilerin bahar şenliklerini engelliyorlar. Yalnızca kendilerinin propaganda aracı haline gelmiş TRT’nin vergisini artırıyorlar.”
‘Vergi değil, adeta ceza’
“Bazı eserlerin vergilerini astronomik şekilde artırıyorlar. Vergi değil, adeta ceza. Olacak şey mi yahu? Bütün bunlar hesapsız kitapsız yapılan işler değil. Bakıyorlar dayanak süratle azalıyor. En uygun bildiklerini yapıyorlar. En uygun bildikleri; düşman üretmek, toplumu birbirine düşürmek, kutuplaştırmak. ‘Kutuplaştırırsak seçimi tahminen alabiliriz’ diye düşünüyorlar. Siz bu seçimi kazanmayı düşünüzde göreceksiniz. Bu ülkede, insanları hayat stiline, dinledikleri müziğe, konuştukları lisana nazaran ayırmaya çalışan herkesle bütün gücümüzle çaba edeceğiz. Tansiyona müsaade etmeyeceğiz.”
‘Vebalinden kurtulamazsınız’
“Özellikle dış güvenlik problemlerinde, bu ülkenin yarınlarıyla ilgili alınacak kritik, stratejik, değerli kararlarda kesinlikle öbür siyasi partilerle istişare içinde olmak zorundalar artık. ‘Kardeşim yetki ve mühür bende, aklıma geleni yaparım’, yok o denli yağma. Siz ne yapacağınızı seçime kadar daha çok anlatmak zorundasınız. Hele hudut ötesi operasyon üzere çok değerli, stratejik hususlarda siyasi partileri bilgilendirmek, bunun münasebetini, meşruiyetini anlatmak zorundasınız. Şayet ‘Ekonomik kriz berbat, dolar 16 lirayı geçmiş, milletin dikkatini öbür bir yere çekeyim. Ekonomik krizin üstünü daha büyük bir krizle örteyim’ diyorsanız, bunun vebalinden kurtulamazsınız. Anlatmak zorundasınız.”
‘Rövanş isteyenler avucunu yalayacak’
“Gücü ele geçirenin zayıfı ezdiği bir Türkiye’ye bir daha asla dönmeyeceğiz. Rövanş isteyenler, çivi çiviyi söker diyenler avcunu yalayacak. Kusura bakmasınlar. Kızgınlığı anlıyoruz, öfkeyi anlıyoruz. Fakat devletin, her türlü yanlışa, her türlü hukuksuzluğa, her türlü suça karşı hukuk içinde kalarak uğraş vermesi gerektiğini en uygun bilenlerdeniz.”
‘Suça karışanlar hesaplarını verecekler’
“Bu devirde suça karışanlar var mı? Var. Hukuka ters davrananlar var mı? Var. Bunların tamamı bağımsız ve tarafsız yargının önüne gidecekler, hesaplarını verecekler. Bu yeniden hukuk ve adalet içinde olacak. Türkiye’yi asla öfkeye teslim etmeyeceğiz.”
‘Tüm ayrımcılıkları ortadan kaldırdığımızda keyifli olacağız’
“Kadınların 1968 yılından bu yana üniversite kapılarında verdikleri hak çabasının şahidiyim. Yaşayanıyım. Bu gayretin hakkın zaferiyle sonuçlanmasında emeği olanlardanım. Bugün onur duyuyorum. Gönül isterdi ki bu kadar gecikmeseydi. Keşke o keyfi mahzurlar bu kadar uzun sürmeseydi. Kanunlara karşın, hala, ülkemizde etnik, dini, mezhep, cinsiyet üzere nedenlerle yapılan ayrımcılıkları da görüyoruz, biliyoruz. Tüm ayrımcılıkları ortadan kaldırdığımızda daima bir arada gayemize ulaşacağımızı ve asıl o gün memnun olacağımızı biliyorum.”
‘Kürt problemini de Alevi problemini de çözüp önümüze bakacağız’
“Türkiye’nin tüm prangalarını sökeceğiz. 21. yüzyılın dünyasına yakışmayan, her seferinde patinaj yaptıran hengameleri tarihin çöplüğüne atacağız. Kürt problemini de Alevi sıkıntısını de çözüp inşallah önümüze bakacağız. Hepsini hak ve hukuk temelinde çözeceğiz. İşte o vakit dünya bizi gerçek gücümüzle konuşacak. Dünya Türkiye’yi üretimiyle, teknolojisiyle, tarımıyla, ihracatıyla, zenginliğiyle, refahıyla konuşacak. Dünya Türkiye’yi, adalette, hukukta, insan haklarında, demokraside gerçekleştirdiği ilerlemeyle anacak.”
‘Ülkenin en büyük faizcisi oldular’
“Koskoca milleti resmen faizzede yaptılar. Ülkenin en büyük faizcisi oldular. Başakşehir’den Beştepe’ye sesleniyorum. Sayın Erdoğan; sizinle yeterli makûs bir hukukumuz oldu. Benden size eski bir dost tavsiyesidir: Sakın bundan sonra faizle uğraş ettiğinizi söylemeyin, başınız öne eğilir. Milletin parasını neden faize gömdüğünüzü sorarlar, önünüze bakmak zorunda kalırsınız. Karşılık veremezsiniz.”
‘Buzluğa et değil ekmek koymak mukadderat değildir’
“İnsanca yaşamak lüks değildir. Üç kuruş para biriktirip bir hafta tatil yapmak lüks olamaz. Bir karpuzu dilim yerine bütün almak lüks olamaz. İnsanların buzluğa et değil, ekmek koyması yazgı değil. Hele hele elektronik eşyaları hiç saymıyorum. Akıllı telefon, bilgisayar, oyun konsolunu hiç saymıyorum. Beşerler kıymet biçilmeyen eser üzere bakıyor.”
‘İnsanlar içtiği çayın parasını kredi kartıyla ödemeye kalkıyor’
“İnsanlar bizim devrimizde kredi çeker otomobil alırdı, konut alırdı, düşük taksitlerde öderdi. Artık ise beşerler günlük gereksinimlerini karşılamak, yağ almak için kredi çekiyorlar. Krediyle ekmek alıyorlar. Beşerler neredeyse içtiği çayın parasını kredi kartıyla ödemeye kalkıyor. Sayın Erdoğan; milleti aldatmayı bırakın. İnsanların karnını palavralarınızla doyuramazsınız.”
‘Çiller’e bile rahmet okuttular’
“Bunlar, döviz krizini de borç krizini de patlattılar. Sonra da krizleri bu milletin kucağına bıraktılar. Çiller’e bile rahmet okuttular. Ülkeyi borç-faiz sarmalına soktular. Partili, taraflı cumhurbaşkanının birinci icraatı ne oldu? Merkez Bankası’nın yıllardır biriktirdiği dövizi art kapıdan cayır cayır yaktı. Damatla el ele verip yaptı. Tam 130 milyar dolar. Koskoca Cumhuriyet tarihinde Hazine’nin 95 yılda yaptığı borcu 2 senede ikiye katladılar.”
‘Sağlık sistemi çöküyor’
“Hepimizin gözü önünde sağlık sistemi çöküyor. Alınamayan randevuların, konulamayan teşhislerin, yapılamayan ameliyatların, bulunamayan ilaçların, göç eden doktorların, temizlenmeyen hastane tuvaletlerinin ülkesi olduk. ‘Ben imza atmasaydım olur muydu?’ diyor. Beceri tek imzadaysa at bir imza da sağlık sistemini düzelt bakalım.”
‘DEVA Partisi kazanan tarafta olacaktır’
Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçmenlerine de seslenen Babacan şunları söyledi:
“Sayın Erdoğan’ın artık yazacak yeni bir öyküsünün kalmadığını en yeterli sizler biliyorsunuz. Ben de sizlerin tertemiz hislerinizin eksilmediğini, hiçbir vakit eksilmeyeceğini biliyorum. ‘28 Şubat karanlığını üstümüzden alsın’ dediğiniz insanların, 28 Şubatçılarla birlikte yol yürümesinden ne kadar rahatsız olduğunuzu biliyorum. Fakirleşmeye layık olmadığınızı biliyorum. Gelin hakkı, adaleti, huzuru herkes için daima birlikte isteyelim. Gelin yepisyeni bir birliktelikle umut olalım. En kısa vakitte bu iktidarın irili ufaklı ortaklarıyla zati vedalaşacağız. Sokakta herkes seçimi bekliyor. Herkes değişim istiyor. DEVA Partisi kazanan tarafta olacaktır. Gelin, DEVA Partisiyle daima bir arada kazanalım. Biz hiçbir vakit ‘Oldum’ demeyeceğiz. Dinleyerek, öğrenerek, genişleyerek yolumuza devam edeceğiz.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
