Tam ismi “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Gayrete Ait Avrupa Kurulu Sözleşmesi” olan İstanbul Kontratı, 11 …
Tam ismi “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Gayrete Ait Avrupa Kurulu Sözleşmesi” olan İstanbul Kontratı, 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzaya açıldı. Bilindiği üzere; Türkiye’nin birinci imzacısı olduğu İstanbul Kontratı, 1 Ağustos 2014 yılında yürürlüğe girdi. Bugün mukavelenin 8. yıl dönümünü kutlamamız gerekirken, tekrar uygulanması için türel ve siyasi çaba veriyoruz.
Cumhuriyet tarihine geçecek olan bu hak çabasını gelin daima bir arada hatırlayalım:
Erdoğan 19 Mart’ı 20 Mart’a bağlayan gece yarısı kararname ile bayanların can simidi olan İstanbul Sözleşmesi’ni hukuksuzca feshetti. Milyonlarca bayanın eşitlik ve hayat hakkının garantisi gasp edildi.
Bu kararın yayımlandığı gün olan 20 Mart 2021’de, Genel Liderimiz Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Merkez İdare Kurulu’nu ve Parti Meclisi’ni harikulâde toplantıya çağırdı. Toplantıda bu kararın yok kararında olduğu kararı alındı. Derhal partimizin bayan yöneticileriyle birlikte Genel Merkez’de basın açıklaması yaptık. Açıklamamızda “Meclis’te oy birliğiyle kabul edilmiş olan İstanbul Mukavelesi, milletin iradesi yok sayılarak feshedilemez. Meclis yok sayılmış, Anayasa’mız ayaklar altına alınmıştır” dedik.
Ardından Cumhuriyet Halk Partisi Bayan Kolları olarak bayan örgütleri ile birlikte yurdun dört bir yanında alanlara çıkıp basın açıklamaları yaptık. “Kadınlar 1’den büyüktür” diye haykırdık.
29 Mart’ta Genel Liderimiz Sayın Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde MYK ve PM üyelerimiz, Milletvekillerimiz, Bayan Kolları MYK Üyeleri ve 81 vilayetten gelen Bayan Kolları Vilayet Liderimizle birlikte Genel Merkez’de bir basın açıklaması yaptık. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Danıştay’a müracaatta bulunduğumuzu kamuoyuna açıkladık. İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararını durdurma talebiyle açtığımız bu dava ile Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğunun ispatlanmasını istedik. Partimizin yanı sıra 200’ü aşkın sivil toplum kuruluşu iptal davası açtı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde, haftalık grup toplantılarımızda ve ilgili kurullarda İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmediğimizi tekraren lisana getirdik. Avrupa Kurulu Parlamenterler Meclisi bünyesinde İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkan çalışmalar yürüttük.
Danıştay’dan cevap beklerken 30 Nisan 2021’de Resmi Gazete’de tekrar bir gece yarısı kararı yayımlandı. Şahsım hükümetinin imzası bulunan kararda, İstanbul Sözleşmesi’nin fesih tarihinin 1 Temmuz olduğu ilan edildi. Bu kararın yargıya talimat niteliği taşıdığı çok netti.
Yaşanan tüm hukuksuzluklara isyan ettik ve 19 Haziran 2021 tarihinde binlerce bayanla “İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz” diyerek İstanbul Maltepe Mitingi’ni gerçekleştirdik.
28 Haziran 2021’de, Cumhurbaşkanlığı savunma yaptı ve “devletin yüksek menfaatini ilgilendiren süreçlerine karşı yargı yolunun kapalı olduğu” bildirildi. Hangi yüksek menfaat, bayanların ömür hakkından daha bedelli olabilir? Cumhurbaşkanı nasıl olur da Anayasa’yı yok sayabilir? Yürütme makamı, hangi hakla kendisini yasamanın yerine koyabilir?
Cumhurbaşkanlığı’ndan gelen savunmayı “emir” kabul eden Danıştay, 29 Haziran 2021 tarihinde “yürütmeyi durdurma” talebimizi reddetti. Bunun üzerine Danıştay’a fesih kararının iptali için başvurduk ve bu hukuksuzluğa bir an evvel son vermesi için davetler yaptık. Nihayetinde Danıştay 10. Dairesi 28 Nisan 2022’de iptal davalarını temelden görüşmeye başladı.
Sizlerin de çok uygun bildiği üzere birinci duruşmada 73 barodan 1000’i aşkın avukat, bayan dernekleri, siyasi partilerin temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve Türkiye’nin dört bir yanından gelen bayanlarla duruşma salonunu hınca hınç doldurduk. Mukaveleden çekilmenin, Anayasa’daki eşitlik prensibinden vazgeçildiği ve bayanların canıyla oynamak manasına geleceğini lisana getirdik. Örgütlü gücümüzle 7, 14 ve 23 Haziran’daki Danıştay davalarına katılarak, “Bu yanlıştan dönün!” davetimizi yineledik.
Tüm duruşmalarda, Danıştay Savcıları, fesih sürecin iptaline karar verilmesini istedi.
Gelgelelim Danıştay 10. Dairesi, 19 Temmuz 2022’de İstanbul Mukavelesi’nin feshine ait Cumhurbaşkanlığı kararının iptal istemini 2’ye karşı 3 oyla reddetti. Danıştay, bu kararıyla “Padişahım çok yaşa!” demiş oldu ve hukukun üstünlüğünden değil, üstünlerin hukukundan yana hal aldı. Danıştay savcılarının gerekçeli kararda belirttikleri tüzel argümanlar yok sayıldı. AKP devrinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 1. Hukuk Müşaviri iken Danıştay’a atanan Lütfiye Akbulut ise bu atamanın hakkını verdi ve fesihten yana oy kullandı.
Saray’ın talimatıyla alınan kararda yer alan sözlerin bilakis, “Türk kanunları bayanları korumak için yeterli” değildir!
Karşı oy kullanan üyelerin de altını çizdiği üzere, “Anayasa’nın 7’inci hususunda yasama yetkisinin Meclis’e ilişkin olduğu ve devredilmesinin mümkün olmadığı” kararları çok nettir. Kelamın kısası bu karar Anayasa’ya aykırıdır!
Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğunu yok sayanlara tekrar hatırlatıyoruz: Hiç kimse Anayasa’dan üstün değildir. Hiç kimse Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden üstün değildir!
Biz bayanlar, ömür hakkımızın sizin eşitlik aykırısı karanlık zihniyetiniz tarafından elimizden alınmasına asla müsaade vermeyeceğiz. Tek adamın hukuksuz uygulamalarını savunanlara inat, hukukun üstünlüğünden yana hal almaya devam edeceğiz.
Yol haritamız belirli: öncelikle Danıştay’ın İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’na başvurarak, karara itiraz edeceğiz. İç hukuk yolları ile İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlüğe girmesi sağlanmadığı takdirde, Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağız.
Tek adama karşı, “Adam Tek! Biz Çoğuz!” şiarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz.
Biz bayanlar, direniş destanı yazmaya devam edeceğiz!
Kimse ümitsizliğe kapılmasın. Az kaldı… İktidara geldiğimizde birinci 24 saat içerisinde İstanbul Sözleşmesi’ni yürürlüğe sokacağız. Tüm kararlarını uygulayarak bayana ve çocuğa yönelik şiddet ile bayan cinayetlerinin nasıl durdurulacağını göstereceğiz. Eşitlikçi bakış açımızı hayata geçirerek, kız kardeşlerimizin canice katledilmesine, bayan katillerinin cezasızlıkla ödüllendirilmesine geçit vermeyeceğiz.
İstanbul Sözleşmesi’nden de 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Bayana Yönelik Şiddetin Önlenmesi Kanunu’ndan da kazanılmış haklarımızdan da asla vazgeçmiyoruz. Bu haklar bizim can simidimizdir. Haklarımızı tek tek budamaya heves edenlere, Cumhuriyetimizin kararlı savunucuları ve eşitlik çabasının neferleri olarak sesleniyoruz: Haddinizi Bilin!
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı
