Doç. Dr. Ayşe Bilge Öztürk: Doğal denilen her şeyi vücudunuza sürmeyin!

Yaz aylarında en sık karşılaşılan alerji cinslerinden olan güneş alerjisinin en çok 20-40 yaş aralığındaki bayanları etkilediğini söyleyen Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Doç. Dr. Ayşe Bilge Öztürk, “Üzerinde doğal ibaresi bulunan her şeyi bedeninize sürmeyin, faydadan çok ziyan verebilir” diyerek güneş alerjisinin risklerini ve korunma formüllerini anlattı.

Yaz günlerinin sık karşılaşılan alerjilerinden güneş alerjisi en çok bayanları etkiliyor! Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Doç. Dr. Ayşe Bilge Öztürk 20-40 yaş aralığındaki bayanların güneş alerjisinden daha çok etkilendiğini söyleyerek, “Güneş alerjileri, güneş ışığına maruz kaldıktan sonra dakikalar içinde cilt yüzeyinde kızarıklık, şişlik, kaşıntı, döküntü, batma yahut yanma hissi üzere belirtilerle kendini gösteriyor. Lezyonlar çoklukla güneşten korunduktan sonra 1-2 saat içinde kayboluyor ama bu müddet bazen 24 saate kadar uzayabiliyor. Güneşe kronik ve devamlı maruz kalınan yerlerde hassasiyet oluşabilir. Bayanlar daha fazla dikkat etmeli” dedi.

“DOĞAL İBARESİ, TEDAVİ ETTİĞİ MANASINA GELMEZ”

Güneşin yoğun olduğu 11.00 ila 16.00 saatleri arasında güneşten korunmanın çok kıymetli olduğunun altını çizen Öztürk, güneşin direkt temasını engelleyen, şapka, gözlük ve uzun kollu kıyafetlerin tercih edilmesinin, cilt nemlendiricileri ve antihistaminik kullanımının birincil tedavi seçeneklerini oluşturduğunu tabir etti. Birçok insanın doğal ibaresi gördüğü her eseri tüketme ve ciltlerine uygulama eğiliminde olduğunu belirten Öztürk, “Doğal olarak nitelendirilen her besin yahut eserin cilde mutlak faydalı olmayabilir. Gerçekten ilaçlar, parfüm, sabun, krem üzere kimi kimyasallar, ya da birtakım bitki yaprakları ve otların tüketilmesi yahut cilde sürülmesinin akabinde güneş ışınları ile temas etmek güneş alerjisinin oluşmasına neden olabilir. Bilinçsizce kullanılan eserler üzerinde doğal ibaresi olsa da hastalığınızı tedavi etmediği üzere alevlenmesine de yol açabilir” diye konuştu.

“HER DÖKÜNTÜ GÜNEŞ ALERJİSİ DEĞİLDİR”

Güneş alerjisinin nedeninin bilinmediğini söyleyen Öztürk, kimi ilaçların, parfüm, sabun, krem üzere birtakım kimyasalların ya da kimi bitki yaprakları ve otların güneş ışınları ile birleştiğinde ciltte kaşıntılı egzama gibisi görünüme yol açtığını söyledi. Bulguların şahısların bu hususlara temas ettikten sonra, güneş ışığına maruz kaldığında ortaya çıktığını tabir eden Öztürk şöyle devam etti: “Tanı çoklukla hikayeye dayalıdır. Tedavide yüksek kollayıcı faktörlü güneş kremleri kesinlikle kullanılmalıdır. Güneş koruyucular güneşe çıkmadan yarım saat evvel sürülmeli, her 2 saatte bir, ayrıyeten yıkanma ve kurulanma sonrası tekrarlanmalıdır. Unutulmaması gereken husus yazın oluşan her döküntünün güneş alerjisi olmayabileceğidir. Bu nedenle deride döküntü geliştiğinde kesinlikle bir uzman görüşü alınmalı ve tedavi, doktor önerisi doğrultusunda planlanmalıdır.”

YOĞUN GÜNEŞ IŞIĞI CİLT KANSERİNE DAVETİYE ÇIKARABİLİR!

Özellikle cilt kanseri, egzama, dermatoz, fotosensitivite üzere cilt hastalığı olanlar ve lupus üzere romatolojik hastalığa sahip olanların kesinlikle güneşten uzak durmaları gerektiğinin altını çizen Öztürk, “Güneşe çıkmak bu hastalıklarda cilt hassaslığını artırarak hastalık alevlenmelerine sebep olabilir. Kronik hastalıkların güneş alerjisi ile bir ilgisi gösterilmemiştir. Lakin güneşe yoğun maruziyet cilt kanseri üzere kimi hastalıklara hassaslık yaratır. Lakin bu alerji olarak tanımlanan bir durum değildir. Güneş alerjisi farklı alerjiler ile görülebilir yahut kronik yani 6 haftadan uzun süren kurdeşen (ürtiker) ile bağlı olabilir” diyerek kelamlarını tamamladı.