Dijital Çağda Tüketiciye Dokunmanın Formülü Empati, Yaratıcılık ve Minimalizim

Her geçen gün dijital dünyaya daha fazla entegre olan kullanıcılar, markaları tüketicisiyle temas etme yollarını değiştirmeye yönlendiriyor. “Dijital kanallardaki sınırsız içerik, markaların tüketiciye dokunabilmesi için rekabeti artırsa da maksat kitle ile empati kurmayı başaran markalar için büyük bir fırsat penceresi doğuruyor.” kelamlarıyla Tasarist Yaratıcı Yöneticisi Musa Çelik, dijital çağda güçlü bir marka kimliği oluşturmanın ipuçlarını paylaşıyor.

Değer yaratmaya, marka bilinirliğini artırmaya ve sadakat oluşturmaya odaklanan markalaşma, günümüz dünyasında markaların tüketicisine ulaşması için kaçınılmaz bir yol haline geliyor. Markalar, gelişen dijital dünyaya adapte olurken tek seferlik kampanyalar yerine derin bağlar, olumlu hisler ve çevrimiçi bir kimlik oluşturmaya çalışıyor. Sınırsız içerik havuzunda, markalar ortasındaki rekabet artarken tüketiciyle bağ kurabilen markalar için de büyük fırsatların oluştuğunu vurgulayan Tasarist Yaratıcı Yöneticisi Musa Çelik, markaların kimlik yaratırken tüketicisinin isteklerini her zamankinden daha fazla düşünmeleri gerektiğini vurguluyor.

Z Nesli Yaratıcı ve Minimalist Dizaynlara İlgi Duyuyor

Dijital dünyaya entegre olmak isteyen küresel markalar, logolarını birden çok aygıtta ve toplumsal medyada görünecek şekilde sadeleştirerek tekrar tasarlıyor. Markaların eski ve yerleşik imajlarını tekrar şekillendirmeye iten faktörlerden biri, tüketici tercihlerindeki değişiklikler. Bilhassa Z jenerasyonunun dijital dünyadaki varlığının başka jenerasyonlara kıyasla daha besbelli olması, markaları klâsik pazarlama sistemlerinden uzaklaştırıyor. Musa Çelik’e nazaran, genç tüketiciye ayak uydurabilmek için hızlanan ve gerçek vakitli izlemeler yapan markalar bir adım öne çıkıyor. Böylelikle markalar zinde ve sürdürülebilir bir imaj yaratıyor. Ayrıyeten Çelik, “Günümüz markaları için kıymetli bir öteki kriter, logolarının akıllı telefonlarda nasıl göründüğüdür. Fazla ayrıntı barındıran karışık logolar yerine, milyonlarca içeriğin arasında ayrışacak, okunaklı ve kolay anlaşılır logolar tercih edilmeli. Bunu gerçekleştirebilmek için de markanın öne çıkarmak istediği özelliğe karar vermesi gerekiyor.” vurgusu yapıyor.

Markalar Dijitalde Fark Yaratmak Zorunda

Dijital dünyanın tüketicileri özgün olmayan, kendiyle emsal bedelleri benimsemeyen ve bu pahalara duyarsız her türlü markaya, içeriğe, dizayna ve kampanyaya karşı daha ilgisiz hale geliyor. Tüketici profilindeki bu değişiklikler göz önünde bulundurulduğunda, tekrar markalaşma yoluna gitmek durumunda kalan birçok marka olduğunu aktaran Musa Çelik, “Tasarist grubunun dijital dünya ile uyumlu tasarladığı Gleen markasının ambalaj dizaynındaki amacımız, marka ismi görülmese dahi tüketicinin markayı tanıyabileceği bir marka kimliği oluşturmaktı.” diyor. “Yeni şişe dizaynımızı, ünlü mimar Gaudi’nin tabiatta düz çizgiler yahut keskin köşeler olmadığını ve tabiattan gelmeyen hiçbir şeyin sanat olamayacağını vurguladığı kelamlarından ilham alarak tasarladık.” açıklamalarında bulunan Çelik, logo ve ambalaj dizaynlarını dijital tüketicinin görmek istediklerine uygun, yuvarlak ve sade sınırlarla tabiatla uyumlu olarak tasarlandığını vurguluyor.